Beni böldün
kanarken kırılıyordum
gecenin ortasında
içimin şehrinin köprüleri
yıkıldı
kağıttan bir kadındı Eleni
bir tutam boya, biraz hüzün
ve basit hikayesi kadınlığın
Sen bir aşk pendulumuydun
bir ona bir bana dokunuan
sonra onda durdun
yenilginin seçimi
büyü hareketteydi oysa
Gidip geliyordun
bir o bir ben
acıyarak her dokunuşta
Beni böldün
kendi acını sapladın bıçak
gibi
sonra yas tuttun ölümüme
Gözlerine bakıyorum
hangi uzaklara gittiler
sen bana akan aşk damlası
bitti diyorsun
dikenli teller düşsün araya
Boşluğuna bakıyorum
öksüz aşkının acıyan yankısına
asla galip yok bu savaşta
Eleni bir yıkımdır benden
beter
Sevmek mi?
ben de çok erkekler sevdim
ve seviyorum hala
mucize başka yerde
sevmenin öte şehri
seni bulduğum ışık
içimin içimin içinde
Ayrılık deyince
ayırdına vardım birden
varlığın ne derin
bu şehir nasıl da kalabalık
bu bağ nasıl kıskıvrak
İçimi çekince
yangın başladı her bir
hücrede
anımsadım bir geçmişim
vardı benim
anımsadım bir dünya
içindayim
gecede çırılçıplak bir
iç sızısı
Şimdi
sanıyorum ki herşey bir yalan
bölünmüş bir şehir
hala ulaşır kendi
kendine
Mezarımda uyuyorum
avuç avuç toprak atıyorsun
üzerime
bekliyorum o an gelsin
ve herşey değişsin
diye
kolların beni sarsın
ve herşey bir oyun
işte
Bağışla sevgilim
bağışla
Şehir uyanıyor
ve yolunda gidiyor herşey
arabalar ve hayatın arkası
yarını
ben delirmeye kalkıyorum
ve boşalttığın zamana bakıyorum
havada asılı duran acıtan
sözlere
Bu evde bu an yaşanan
kimin umurunda
ben yılları tırmıklamışım
ve kanıyor gökyüzü
yitirdiğim müziği
arıyorum
ikimizin gövdesinde
Aşk bir kurgudur
öyle diyecekler
herkes konuşabilir
ve bu herkesin başında
oysa ne garip
tattığım zehirle yalnız
ölüyorum
ve benzersiz bir çiçek soluyor
yanıbaşımda
Bekliyorum
sanki herşey değişecek
Bağışla sevgilim
bağışla
seni seçtim bu dünyada
rezalet pahasına
Ne uzak ne uzak bakıştı o
gözlerinin önünde duvarı
kanlı savaşların
Ne çok doğru söyledin
tıbkı öteki kadınlar gibiydim
gözlerine çarptıkça ruhum
parçalandıkça
acıdıkça tenim
Uğultularını duyuyorum
o kaskatı sözlerin
yokolmak için bir böcek
değilim
içim öyle sonsuz öyle derin
Ne garip
insanın arınması
kederin şiddetiyle
böylesine masum muyum, belki
hayır
kimbilir nasıl da acıttım
seni
ki beni böyle ezip geçtin.